20 Aralık 2011 Salı

Same old same old..





Uzuun bir aradan sonra tekrar takip listemdeki blogların arasında kayboldum. İnsan başkalarını okurken bu çeşitlilikte valla günlerim boşa geçiyor diyor. Hepimizin off olduğu zamanlar vardır mutlaka, günlük sıradan bazen harala gürele bazen sessiz sedasız. Geçen saatlerin farkında bile olmadığımız amaaan boşver dediğimiz, geç kaldığımız şeylere üzüldüğümüz, yapabileceğimiz şeylere kendimizi yetersiz gördüğümüz, hayata öyle bakakaldığımız zamanlar...
Ardından telaş başlar, yakalayabilmek için kaçırdıklarımızı. Yaşamı telaş içinde yaşayan ben zorlanmam buna o yüzden sık sık karşılaşırım bu durumla. Bir yere gidilecekken telaş, bebeğimizin uyku saati aman yine şaşmasın telaş, ahh yemek yok acıktı ama telaşş, dizi kaçtı telaş, aman hiçte kitap okumuyorum elime alırım bir kitap hadi bitireyim telaş, birileri gelecek evin her yeri her yerde hadi çabuk toplayalım telaşş hep bir telaş aklıma gelenler bunlar..basit öz..

Uzun bir ara oldu yazmayalı. Yüksek lisans için ALES hazırlıkları ve iş aramayla geçen uzun bir zaman. İki iş görüşmesi yaptım, biri Mercedes ti ve beklendiği gibi hüsranla sonuçlandı biri Abdi İbrahim hala beklemede ( ikinci mülakata çağıracaklarını söylediler) bakalım hayırlısı. Kalite Güvence Mühendisliği pozisyonu için İK nın tanımlaması göz korkutucu olsada iyi bir firma ve bir yerden başlamak gerek artık diye düşünüyorum. Mercedes diğer bütün köklü alman firmaları gibi tabiki üretim için iyi bir almanca istiyor. Okul yıllarında dil için bişeyler yapmadığıma çok pişman oldum hadi almanca öğrenmedim bari elimdekini tutsaydım ingilizcemi köreltmeseydim. Bu pişmanlıklar, iç çekişlerle şu anda elimde bulunan hayal kırıklıkları birleşince böyle ortaya iş kariyer vs için umutsuz ev kadını profili öne çıkıyor. İş aramaya devam tabi ama artık bir yerden başlamış olsam belki gelecek için gerçekten neyi istediğimi benim için neyin uygun olduğuna karar verebilirim. Yada belki karar vermek için çok geç olacak bir yerden başalaya da bilirim. İşte bunun olmasından çekiniyorum.

Bundan sonrası için hiç bir şey olmazsa da yüksek lisans için asılmaya karar verdim. Zaten zamanında niye yapmadım ki bir de bunun pişmanlığı var içimde, neden akademik kariyer düşünmedim. Tamam inek bir öğrenci hiç sayılmazdım hatta yanından bile geçmezdim, vizeye finale bile girmeyip amaan nasıl olsa bütünlemede geçerim diyendim o kadardım yani, ama kafa çalışıyordu hala çalışıyor:) ama geçti borun pazarı akademik kariyermiş falanmışş filanmışş ancak izdüşümünden teğet geçebildim o kadar. Şimdi Allah izin verirde ALES ten iyi bir şey gelirse (umuyorum) ve kabul edilebilirsem yüksek lisans yapmak istiyorum. Evli - çocuklu - mutlu olmak evet güzel :) hayatımda herşey yolunda bu anlamda ama kariyeri de bir yola koyabilsem ne ala olurdu!
Tam da burada Hayatımın anlamı, kıymetlim uyanır...



Uyandı bebeğim annesine sokuldu, biraz nazlandı sütlü kahvesini emdi:) sonra annesi ona sebzeli köfteli labneli makarnasını yedirdi, dijitürkümüz arızalı neden bilmem baby tv açıp yazıma devam etmek istedim, olmadı trt çocukla yetinmeye çalışıyoruz şu anda. Tethys store dan aldığım kartlara ilgisini halen yitirmedi. 15 karttan şu anda elimizde 9 kartımız kaldı kayboldu gitti bugün 3 tanesini pencereden attı gözümün önünde. Kalanları serdim önüne oynadık biraz o oyalana dururken devam ediyorum..

Ersagunum canımın içi 12 Aralık günü 18 aylık oldu. Bugün tam 1.5 yıl+ 8 gündür dünyada, aramızda, içimizde. Aslında benim için 1.5 yıl+ 8 gün + 9 ay. Allahım herkesin yavrusuna uzun sağlıklı ömür nasip etsin..

Hala konuşmuyor, söyleyebildikleri; mama, baba, meme, dede, anne, mööö, havhav, gakkgak, huu (su) gibi şeyler. Yani biz daha dört aylıkken bilinçli bir şekilde babasını işaret ederek baba dediğinde şaşıp kalmıştık. Şimdi teselli niyetinde nazar değdiğine inandırdık kendimizi babasıyla:)
Dil gelişimi değil bizimki dil gerilemesi oldu bikaç ay önce babanne annane geel, hadii gibi şeyler söyleyebiliyoken bugün derdini anlatmak için daha çok bağırma, çığırma, paçadan çekiştirme, elinden tutup istediği şeye götürüp onu parmakla gösterme gibi metodlar kullanıyor. Herşeyi anlıyor, bundan eminiz !! kesinlikle anlamadığı bişey yok gibi maşallah. Ersagun sana kızarım bak dediğimde bana hıı deyip parmak sallıyor bayılıyorum :) Mutfakta işim varken gelip dolapların kapaklarını açıp içindeki şeyleri dışarı çıkartırken ben Afşııın diye seslendiğimde çok korkuyor mesela niye korkuyor neden anlamadık yani babası geldiğinde hiç ikaz da bulunmadı yada kaşlarını çatmadı korkabileceği birşey yok ama içgüdüsel bir şekilde onu şikayet ettiğimi anlayıp, korkup kaçıyor.

Bu aralar büyük terlikleri ayakkabıları giymeye hevesli, biz aman düşecek derken o öyle mükemmel bir şekilde onlarla yürümeyi beceriyor ki şaşıp kalıyoruz. Son zamanlarda hemen hemen her gün dışarı çıkartıp yürüttüğümüz için, şartlı hareket montunu yada çantasını ve/veya  ayakkabılarını fortmantodan kapıp bize getiriyor sonra kapıya koşuyor. Yemek zamanlarında sandalyesini masaya yaklaştırıp hazırlıyor. Oraya oturmaya hevesli olduğu kadar keşke değişik tatlara da hevesli olsa..

Ersagunun asla yemediği şeyler var, yemekten bıkmadıkları da.. mesela yayla çorbasından bıkmıyor, ben artık yapmaktan sıkıldım yani her türlü gözüm kapalı 1000 çeşit yayla çorbası yapabilirim ama kuzum onu içmekten sıkılmadı tencerede kaldırıp yayla çorbasını gösterdiğimde bile sakinleşiyor  aa aaa deyip sevincini gösteriyor. İlginçç :) Asla peynir yemiyor son zamanlarda değişik şeylerle karıştırıp sadece labne verebiliyorum ya da tostun içinde kaşar yiyor tabi minnacık. Ve çoğulukla yoğurt yemiyor. Zaten bende artık mayalamıyorum çok nadir olarak normal satın aldığımız yoğurttan yemeğin yanında veriyorum. Çok ta sıkıntı etmiyorum çünkü zaten yayla çorbası yoğurt...
Kahvaltı çeşitliliğinde çığır açmış durumdayım. Normalde ben ki tanıyan herkes bunu bilir kendime asla bişey hazırlamam öyle hazırda dolapta ne varsa yada hamileliğim boyunca yediğim cornfleksle sabahı kurtarırım ama oğlum için şahane şeyler hazırlıyorum yesin diye (kendimi takdir ettim bilmem farkettin mi kocacımm) gözlemeler, sütlü unlu biberli maydonozlu patatesli peynirli (çaktırmadan) omletler, renkli patates topları daha neler neler.. güne kahvaltıyla başlıyoruz, eğer kahvaltımız beklenen kadar tatmin edici olmazsa bir saat sonra verdiğimiz meyveyi çok tutuyoruz. uyuyoruzz uyanınca yemeğimizi yiyoruz, akşamda yatmadan önce çorba içiyoruz ve bitiyo gidiyoo :)

Ersagun diş bahanesiyle galetaları götürüyor arada zaten o galetalara sebep kuzum kabız 1 aydır. 3 gün önce doktor amcayı ziyaret ettik yine, yesin dedi şu anda ilaçlarla kakasını yapabiliyor. İlk başta bir kere kabız oldu sonra yaparken zorlandı ve makatını çatlattı sonrada canı yandı, canı yanacak diye kaka yapmayı hep erteledi ve ertelediği için de ne yerse yesin fayda etmedi kabızlık kısır döngüye girdi. Doktorun dediği buydu. Zaten bizde öyle tahmin etmiştik. Şimdi popiş iyileşene, Ersagun acıyı unutana kadar bu ilaçları kullanacağız. İçirmek öyle zor ki enjektörle sıkıyoruz ağzına yapacak bişey yok.



Bazen keşke ikiz olsaydı diyorum ya da yaşına yakın bir kardeşi olsaydı o da yok en azından yakınlarda oturan akran kuzenleri olsaydı. Hiç biri yok. Oyun zamanı geldi Ersagunun. Evde hiçbirşey yapamıyoruz bir kişinin sadece tamamen onunla ilgilenmesi gerek oyun oynaması gerek hiç birşey yapamıyorsa elinden tutup ordan oraya birlikte koşması gerek. Oyuncaklarla oynamaz benim oğlum ilgisini daha çok tencere tava kepçe kupa vs vs.. çeker o da kısa bir süre. Hayat kurtaranlar var tabi kartlarımız ve iç içe geçen kutularımız gibi. Enerjim yetmiyor. Kendime zaman ayırmaya gelince de yok zaten öyle bir zaaman :) ve ben tecrübesiz ve ben acemi ve ben kimsenin çocuğunu büyütmesine tanıklık etmemiş annelik cahili bir kadınım! İşte elimden geldiğince okuyorum, araştırıyorum, büyüklere soruyorum. Ama şunu anladım çok iyi anladım çocukla oyun oynamak biraz da yetenek işi karakter işi. Çünkü çocukla çocuk olabilmek çok önemli.









2 yorum:

  1. seni çok iyi anlıyorum...yorgunuz,yorgunum iki oğlum var 6 ve 3,5 yaşında hınzırmı hınzır yaramazmı yaramaz onları çok seviyorum,çocukları seviyorum aralarda evde yaptığım ufak tefek işleri saymazsak 6 yıldır bilfiil ev adamıyım çocuklarla hayat nasıl sıkıcı olmaz ın derdindeyim lisans eğitimi mi bitirmeye çalışıyorum kps beni birtürlü atayamıyor
    sence ben başımı hangi taşlara vurayım dersin

    YanıtlaSil
  2. çocuktan sonraki kısım çoğumuzda aynı aslında.. Ne diyeyim şansımız bahtımız artık bundan sonrası için açık olsun...

    YanıtlaSil