23 Ekim 2011 Pazar

2. grup anne



Az önce blogcuannenin bir yazısına göz attım inanılmaz hoşuma gitti işte bu dedim yine. Kendime çoğu zaman dert ettiğim, olmadığım bir hale bürünmeye çalışırken zorlandığım, bazen yetersiz olduğumu hissettiğim o annelik durumunu öyle güzel özetlemişki a-h-a dedim ben niye daha önce ifade etmedim bunu böyle açık şekilde  kendime bile... Heralde 2. grup anne olmayı kabullenemedim :)

Tamam çocuğu dışarı çıkarmak lazım hava alsın yok enerjisini atsın iki kedi köpek görsün biraz dış dünyayı keşfetsin falan da, öyle kolay değil bu mesele.
Bende bir de ayrıyeten Ersagunu tek çıkaramama var. Hem birşey olursa diye bir korku var sürekli içimde. Felaket seneryoları yazıyorum. Ya kapkaççı gelirse, ya damdan kafamıza kereste düşerse, ya yaramaz çocuklar falan etrafımızı sararsa arabayı sürerken dengemi kaybedersem, ya Ersagun meme diye tutturursa, çok ağlarsa durmazsa panik olursam diyee bissürü zırva geçer kafamdan ve o dakka zaten vazgeçerim dışarı çıkmaktan.
Hem sonra dediği gibi soğuk havalarda lahana gibi kat kat giydirme zorunluluğu da var. Yani bu biz ikinci gurup anneler için zorunluluk tabi. Normal giysileri üzerine giydir bir mont kafaya bir bere atkı falan çık işte, ama yoook olmaz o mont bere giydirilir ama bacaklar hemen iki sn arabaya binme mesafesinde üşüyebileceği için bir polar battaniyeyle ayrıyetten sarılır. Arabaya geçer geçmez battaniye sıyrılır mont bere çıkarılır terlememesine özen gösterilir. Kısa mesafeyse gidilecek yer tekrar inerken mont giydirilir birde küçük ve kolları bize gör dar bişi olduğundan gıcık birşeydir! Ersagun tam o esnada huysuzlanıp tam incekken arabada uyumaya yelteniir...
Hadi diyelim uzaklaşmayalım bir bakkala gidelim birlikte maksat hava almak değil mi? Ne mümkün bizim çocuk ağır biraz maşallah kol mu dayanır bel mi dayanır ona. Hal böyle olunca efendim biz bebeğimle eve tıkılıp kalıyoruz çoğu zaman. Halimizden memnun muyuz? pek sayılmaz tabi. Hem üşeniyoruz çıkmaya hem de eve kapandık diye hayıflanıyoruz.
Havalar iyiyken de bu sefer arabada terlememiz sorun olur. Klima zaten kapalı, cam tek taraflı açıkken biz içerde hep birlikte güneşin alnında sıcakta bunalırız. Ersagun bardaktan boşanırcasına terler ben onun atletlerini arabanın ön koltuklarının üstüne doğru sergi yaparım, gideceğimiz yere kadar en az üçüncü atleti giymiş oluruz.
Hadi bunca zahmetin ayy hasta olmasın diye şekilden şekile girmelerin üstesinden geldiikk, ulaştık bir yerlere gittik oturduk yemek yiycez hep birlikte, evdeki Ersagun restorana, bahçeye artık ya da her neresi ise uyar mı???  Uymaaazz uyamaz:) Çocuk ta haklı bunun kendince birçok nedeni var tabi:

1- İnsan içine girmek onun için sudan çıkmış balık etkisi yaratır.
2- Ev ortamına alışkındır kendi alanları, kendi televizyonu, kumandaları, kendi kepçesi, dağıtıp ta hiç bir zaman oynamadığı oyuncakları yoktur.
3- Arabasına bağlı olmaktan hiç haz etmez. Özgür bırakılmalıdır.
4- Mama sandalyesi evde de kullanmadığımız kullanamadığımız için oturtulduğu anda 'hıı tamam iyiymiş de bu bana göre değil hadi alın beni şimdi bunun içinden!!!' dediği bişeydir.



En çok da insan içine girmek korkutuyor bizim oğlanı. Alışkın değil ve bu durumu değiştirecek birşey de yok şu saatten sonra. Çok sosyal bir anne değilim ki hadi ben çıkmıyorum eve birileri geliyor diyeyim. Yok zaten çocuk varken sosyal olunmuyor. Vakit yokki buna. gideceksin, arayıp soracaksın, ilgileneceksin ki karşılığını alasın :) İşte annemler, akrabalar bir iki arkadaş o kadar bide baba:) Çocuk bunların dışında insan görünce afallıyor doğal olarak. Hele bir de üstüne düşülürse, sevmeye çalışırlarsa!! al sanaa eyvaa eyvaah:)

Geçenlerde Afşın'ın işyerinden bir arkadaşının Silivrideki evine kahvaltıya davetliydik. Cevahir abi, eşi ve biri 9 diğeri 4 yaşında olan iki oğlu güzel vakit geçiririz diye düşündüm hani çocuklu aile, ev ortamı, samimi insanlar falan.. Veledoş kahvaltı yapmadı, ağzına lokma koymadı bir huysuzluk bir ağlamalar banada yedirmedi doğru dürüst. kahvaltıdan sonra Afşınla Cevahir abi dışarı çıktılar şöyle bir turlayalım diye. Afşın çıktı ama geri dönene kadar benim de canım çıktı.
Emzir yok, oyna yok, salla yok hiç bir şeyle durdurmanın imkanı yok gözyaşı falan da yok ağlıyor ama...
Tabi ben sinir küpü Afşına kızıyorum içimden niye çıktı gitti diye. O gün de evlilik yıldönümümüzdü onlarda bana süpriz yapmaya pasta falan almaya çıkmışlar:) Sinirim kursağımda kaldı:) Çocuklar Ersagunla oynamaya çalıştıkça, onlar yaklaştıkça bizimki başlıyor feryat figan bağırmaya..O gün geç saate kadar hiçbir şey yemedi sonra akşama doğru sahilde gezerken açlık bastırdı kuru simite talim etti. Uyudu arabasında, Dönüş yolunda uyandı ve çok açtı. Acayip bir trafik vardı ve sadece emmek yetmiyordu. Çile yani başka bişey değil.




Çocukla gezme tozma zor, üşengeçlik bir yana eğer biraz titiz bir anneysen çocuğunun ne yediği ne içtiği, kaçta uyuyup uyandığı, nerde ne şekilde uyuduğu önemliyse, sırtının kuru altının temiz karnının tok ve halinden memnun olması senin için herşeye değerse işte böyle evden dışarı adım atamıyorsun. Doğru mu, Hayır kesinlikle değil. İkinci bebeğim olsa hemen daha kırkının çıkmasını beklemeden kapı kapı gezmeye gezdirmeye başlarım sürekli gezerim imkanım oldukça. insanlara alışsın, sıcak olsun.. Biz ersagunu alıştırmadık Cool takılıyor zibidik böyle bir mesefali tavırlar falan..

Anneler ikiye ayrılır:
1- Çocukla çocuk olup kuduranlar
2- Resim yapmak kitap okumak gibi daha sakin aktivitelerle günü geçirmeye çalışanlar

2. grup anne olarak çocuğum olduğu günden bu yana hep 1. gruba özendim, kıskandım. Olamıyorum, olmaya çalışıyorum ama olmuyo yani bende bir eğreti duruyor. Belki de bana öyle geliyordur ama zaten genel itibarı ile sakin daha yavaş bir tavrım olduğu için farklı da davranamıyorum. Hoş çocuk ne bilecek çizgimin dışına çıktığımı :)
Tabi oynuyoruz, çığlıklar atıyoruz bir erkek annesi olarak bunları hiç yapmamak zaten mümkün değil. Bir günü komple hadi kitap okuyalım, resim çizelim, bu ne şu ne diye kartlarla oynayalım, küp yapalım diye geçirebilmek imkansız. Enerjisini atamazsan uyumaz da.
Elticim Esracım, oğlumun süt annesi bu konuda müthiştir. O çocukgelişimi mezunu ve daha önce çocukesirgeme kurumunda çalıştı ama bence meslekle de ilgisi yok,  bu daha çok yetenek işi. Tamam çocuk oyunlarını, onların nasıl oyalanacağını tecrübeyle daha çok biliyor bir çok anneden, ama aynılarını ben yaptığımda durum farklı oluyor. Bilmekle olmuyor hayata geçirebilmek önemli olan.

Esra Umayı da alır ikisini birlikte evirir çevirir peşlerinde koşturur hem yeni yeni şeyler öğretir hem eğlendirir birlikte deli gibi enerji atarlar bende keyifle izlerdim ( ama artık yook:( :( )












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder